LİKİDİTE RİSKİ

Yazılar 18 Eyl 2020

Her yatırımcı, yatırım yapmadan önce iyi bir araştırma yapmalı ve seçeceği yatırım araçlarının risklerini önceden öğrenmelidir. Bazı yatırım araçları yüksek gelir getirirken kayıp riski barındırabilir veya bazılarında likidite riski bulunabilir. Bu riskleri bilmek, yatırımcıların portföy oluştururken bilmesi gereken en önemli faktörler arasındadır.

Likidite riski, bir menkul kıymetin kolaylıkla nakde dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğini belirler. Likidite riski yüksek varlıkların portföyde olması menkul kıymetlerin hangi şekilde ya da kolaylıkla satılıp satılamayacağını gösterir. Yatırım yapmadan önce ön araştırma yapmak, gerekirse güvenilir bir finansal danışmanla görüşmek bu açıdan büyük önem arz eder.

Peki likidite riski tam olarak nedir ve hangi yatırım araçlarının likidite riski daha fazladır? Tüm bu soruların cevabını aşağıda bulabilirsiniz.

Yazıya devam etmeden önce eğer yatırım araçları hakkında detaylı bilgi almak isterseniz "Yatırım Araçları Nelerdir?" başlıklı yazıyı okumanızı öneririm.

Likidite Riski Nedir?

Öncelikle likiditenin ne demek olduğunu hatırlayalım:

Likidite, bir varlığın veya menkul kıymetin içsel değerini yansıtan bir fiyatla hızlı bir şekilde satın alınabileceği veya satılabildiği derecedir. Başka bir deyişle bir varlığı nakde çevirme kolaylığıdır (Likiditeye dair daha detaylı anlatım için buraya tıklayabilirsiniz.).

Yatırım dendiğinde likidite riski, doğrudan varlıkları satın almanın veya satmanın kolay olup olmadığını bize açıklar. Bir varlık ne kadar likit olursa, onu nakde dönüştürmek ve hazır alıcılar bulmak da bir o kadar kolay olur. Likiditesi düşük olan veya likit olmayan menkul kıymetlerin nakde çevrilmesi/satılması zaman alır.

Likiditesi yüksek olan varlıklar: Hisse senetleri, yatırım fonları, borsa yatırım fonları, tahviller, hazine bonoları, altın ve diğer kıymetli metaller, çekler, vadeli/vadesiz banka mevduatı.

Düşük likiditeye sahip varlıklar: Gayrimenkul, antika eşya/koleksiyon mallar, opsiyonlar, hedge fonlar, futures sözleşmeleri, özel sermaye yatırımları, şirketlerin sahip olduğu fabrika, makine gibi mallar.

Likidite Riski ve Portföy İlişkisi

Portföy yönetimi yaparken çeşitli yatırım risklerinin farkında olmak çok önemlidir. Bu bağlamda likidite riskini bilmek de büyük önem taşıyor. Yatırım yaptığınız varlıkların ne kadar likit olduğunu bilmek, potansiyel kayıplara karşı sizi korur. Aynı zamanda hedefleriniz ve risk toleransınız doğrultusunda daha iyi bir portföy yönetimi yaparak yüksek kar elde edebilmenize olanak tanır.

Potföy çeşitlendirme ve risk profili oluşturmada en çok sorulan sorulardan gayrimenkul alanında oluyor. Portföyünü gayrimenkul ile çeşitlendirmek isteyen bir yatırımcının önünde birkaç seçenek var: gayrimenkul satın almak, gayrimenkul yatırım fonlarına yatırım yapmak, gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO), gayrimenkul ETF'leri, vb. (Daha fazlası için tıklayın). Buradaki yatırım tiplerinin likidite riski değişkenlik gösteriyor. Yani gayrimenkul satın almakla gayrimenkul yatırım fonuna yatırım yapmak arasında likidite profili açısından fark var. Yatırım fonları ve ETF'ler daha likit olma eğilimindeyken diğer seçeneklerin likiditesi daha düşüktür.

Portföyünüzde bulunan varlıkların dağılım oranı iyi değilse veya elinizdeki bir varlıktan kurtulmanız gerekiyorsa likidite riski yüksek varlıklar problem yaratabilir. Aynı zamanda eğer portföyünüze düşük likiditeye sahip bir varlık ekleyerek çeşitlilik katmak istiyorsanız seçtiğiniz varlığa göre uzun vadede iyi getiri elde etme şansınız da yüksektir. Uzun vadede gaytimenkul satın almak veya opsiyon yatırımı yapmak iyi bir getiri sağlayabilir. Fakat bazı düşük likiditeye sahip varlıkların düşük getiri oranına sahip olduğunu da unutmamak gerekir. Örneğin, mevduat hesapları uzun vadede risksiz getiri sunsa da getiri oranları düşüktür.

Şirket Tercihi ve Likidite

Bir şirketin likiditesini nasıl ölçeceğinizi bilirseniz, şirkete yapacağınız yatırımın iyi olup olmadığına daha rahat karar verebilirsiniz. Peki bir şirketin likiditesini nasıl ölçersiniz? Eğer şirket bilançosunda dönen varlık ve kısa vadeli borç bilgileri yer alıyorsa cari oran hesaplaması yaparak şirket likiditesini ölçmeniz mümkün. Formülü:

Cari oran = Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar

Oran 1'den yüksek çıkarsa şirketin büyük olasılıkla yükümlülüklerini yerine getirmek için yeterli varlığa ve likiditeye sahip olduğu sonucu çıkar. Fakat cari oran 1'den düşükse şirket yeterli likiditeye sahip olmayabilir ve finansal istikrarsızlık yaşıyor olabilir.

Şirket değerlendirmesi yaparken sadece likidite riski değil, diğer faktörleri de mutlaka göz önünde bulundurarak tercih yapmak gerekir. Bir yatırımcı olarak bir şirkette nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenmek için tıklayın.

Uyarı: Bir şirket, tüm özellikleriyle kağıt üzerinde mükemmel görünebilir. Fakat eğer şirketin likiditesi yoksa ya da çok düşükse yatırım yapmadan önce bir daha düşünmek gerekir.

Sonuç

Portföy yönetimi yaparken hangi oranda likit varlığa sahip olmak istediğinize karar verirseniz bütçenizi nasıl ve nereye yönlendireceğinize de karar verebilirsiniz. Eğer varlıklarınızın -örneğin %10'unu- likit varlıklara ayırmaya karar verirseniz herhangi bir riske karşı kendinizi güvenceye alabilirsiniz. Likidite riskini bilmek ve bu yönde çeşitlilik yapmak, yatırımlarınızı korumada ve getiri elde etmede size büyük fayda sağlayacaktır.