KORONAVİRÜS ve KÜRESELLEŞME
Koronavirüs nedeniyle küresel çapta seyahat kısıtlamaları, hükümetler arasında suçlamalar ve ekonomik problemler yaşanmaya devam ediyor. Bu virüs küresel çapta hem insanlara hem de ekonomilere çok ciddi hasar verdi. Bu hasara bağlı olarak koronavirüsün gelecekte global ekonomi açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul edileceği gerçeğini sanırım kimse inkar edemez.
Koronavirüsle birlikte gündeme gelen küreselleşme (globalizasyon) konusu dünya çapında konuşulmaya devam ediyor. Peki küreselleşme ile kast edilen nedir? Gelin önce küreselleşmeyi inceleyelim, ardından küreselleşmenin ekonomik boyutlarına bakalım.
Küreselleşme Nedir?
Küreselleşme; ürünlerin, teknolojilerin ve bilginin uluslararası sınırlara ve kültürlere yayılmasıdır. Ekonomik açıdan küreselleşmeye baktığımızda serbest ticaret yoluyla teşvik edilen ve dünyadaki ulusların karşılıklı bağımlılığını görürüz. Henry R. Nau, Perspectives on International Relations: Power, Institutions, and Ideas adlı kitabında, küreselleşmenin üç dönemi olduğunu vurguluyor:
1.Küreselleşme 1.0: merkantilizm ve sömürgecilik tarafından yönlendirilen 1492-1800 arasındaki küreselleşmenin erken dönemi.
2.Küreselleşme 2.0: Çok uluslu ticaret ve imalat şirketleri gibi küresel pazar kurumları tarafından yönetilen 1800'den 1950'ye kadar küreselleşmenin sonraki dönemi.
3.Küreselleşme 3.0: 20.yüzyılın 2. yarısından başlayan son küreselleşme dönemi.
Küreselleşme; malların, sermayenin ve emeğin sınır ötesi ticaret yoluyla aktarılmasını, yeni iş alanları ve ekonomik büyümenin artmasını sağladı. Öte yandan ekonomik büyüme ve ortaya çıkan yeni istihdam alanlarının endüstriler ve ülkeler arasında eşit olarak dağıldığını söyleyemeyiz. Bazı ülkelerdeki belirli sektörler, artan uluslararası rekabetin sonucunda ciddi bozulmalara veya çöküşe maruz kaldı.
Şirketler, küreselleşme sayesinde birçok alanda rekabet avantajı elde ederler. Aynı zamanda yurt dışında üretim yaparak işletme maliyetlerini düşürebilirler. Gümrük vergilerinin düşmesi veya kaldırılması sonucunda ham maddeleri daha ucuza satın alma şansını da elde ederler. Fakat en önemlisi, küreselleşme sayesinde milyonlarca yeni tüketiciye erişim imkanına sahip olunmasıdır diyebiliriz.
Küreselleşmenin Tarihi
Küreselleşme oldukça eskiye dayanıyor. Tarihsel olarak baktığımızda tüccarların nadir ve pahalı olan malları satmak için çok uzak mesafeler kat ettiklerini biliyoruz. Sanayi Devrimi yaşandığında ise uluslararası ticaret ulaşım ve iletişim alanlarındaki ilerlemeler sayesinde artmış ve gelişmiştir. Küresel çapta hükümetler, son 20 yıl içinde ekonomi politikaları ve ticaret anlaşmaları yoluyla bir serbest piyasa ekonomisi sistemini benimsediler. Yapılan çoğu ticaret anlaşmasının özünde tarifelerin kaldırılması veya hafifletilmesi bulunuyor. Ekonomik sistemlerin bu şekilde evrimleşmesi birçok ülke için hem ekonomik hem de finansal anlamda avantaj haline gelmiştir. Bununla birlikte küreselleşmenin gelişmekte olan ülkelerin artan üretim, çeşitlilik, ekonomik genişleme ve yaşam standartlarındaki iyileştirmeler yoluyla gelişmiş ülkeleri yakalama fırsatı bulduklarına inanılıyor.
Küreselleşme, 1990'lı yıllardan bu yana eşi görülmemiş bir hız kazandı. Bunun sebebi olarak kamu politikasında yapılan değişiklikler ve iletişim teknolojisindeki yenilikler gösteriliyor. Küreselleşmeden en çok faydalanan ülkeler arasında Çin ve Hindistan bulunuyor. Endonezya, Kamboçya ve Vietnam, Asya'da hızla büyüyen küresel oyuncular arasında. Küreselleşmeyi netleştirmek adına bir örnek verebiliriz: Japonya merkezli bir otomobil üreticisi olsun. Bu üretici birkaç gelişmekte olan ülkede otomobil parçaları üretsin ve parçaları montaj için başka bir ülkeye göndersin. Ardından arabaların teslime hazır hallerini herhangi bir ülkeye satsın. İşte küreselleşme budur.
Küreselleşmenin olası bir olumsuz sonucu, bir ülkedeki ekonomik gerilemenin ticareti etkileyerek domino etkisi yaratabilmesidir. Örneğin, 2008 ekonomik krizinin Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya üzerinde ciddi bir etkisi olmuştur. Bunun yanında küreselleşmenin çeşitli küçük ve elit şirketleri olması gerekenden daha fazla güçlendirdiği ve zenginlik kazandırdığını da savunanlar bulunuyor. Ek olarak, küreselleşme sonucunda Starbucks ve Nike gibi birçok markanın globaldeki hakimiyetinin çok fazla olduğu, bunun da sosyal ve ekonomik bağlamdaki alışverişleri tek taraflı hale getirdiği de konuşuluyor.
Küreselleşmenin Sebepleri Nelerdir?
Küreselleşmeye sebep olan temel bileşenler şunlardır:
1.Uluslararası finans
2.Çok uluslu üretim
3.Ticaret
Bu üç bileşen küreselleşmeyi şekillendirir. Örneğin, çeşitli hükümetler uluslararası sermayenin yönünü düzenlemek için tüm siyasi teşviklere sahip olasalar da bilgi teknolojisinde gerçekleşen devrim nedeniyle bu durum neredeyse imkansız bir hale gelmiştir. Hükümetler, üretimin çok uluslulaştırılmasını kontrol etme özelliğine sahip olsalar da elde ettikleri makroekonomik faydalar aslında onların üretim artışını kontrol etmemelerini değil, liberalize etmelerini sağlamıştır. Ticaret söz konusu olduğunda ortaya çıkan liberalleşme eğilimi, ihracatçıların iç pazarları dışarıya açma konusundaki artan ilgisinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Öte yandan, pazarın entegrasyonu söz konusu olduğunda, uluslar arası farklılıklar devam eder.
Ekonomik Küreselleşme
Ekonomik küreselleşme; dünya çapındaki ülkelerin uluslararası mal, hizmet, teknoloji ve sermaye ticareti aracılığıyla diğer ülkelere olan ekonomik bağımlılığıdır. [1] Gao Shangquan tarafından ise şu şekilde tanımlanır: "Emtia ve hizmetlerin uluslararası ticaretinin, uluslararası sermaye akışının ve teknolojilerin geniş ve hızlı yayılmasının bir sonucu olarak dünya ekonomilerinin birbirlerine olan bağımlılığının yükselmesidir." [2]. Tarihsel olarak, ekonomik küreselleşme diğer küreselleşme biçimlerinden pek farklı değildir. Küreselleşmeye genel olarak baktığımızda ekonomik, politik ve kültürel küreselleşme birbiriyle bağlantılıdır.
Ekonomik küreselleşme, ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu artırır ve küresel bir pazarın ortaya çıkmasını sağlar. Üretimde görülen küreselleşme ise maliyet ve kalite farkından yararlanmak için dünyanın dört bir yanında bulunan belirli bir kaynaktan mal ve hizmet alınması anlamına gelir. Bu, piyasaların küreselleşmesini de sağlar. Yani farklı pazarlar büyük bir küresel pazarda birleşir. Ekonominin küreselleşmesiyle birlikte aşağıdaki durumlar görülmüştür:
-Uluslararası ticarette dünya ekonomisindeki büyümeye kıyasla çok daha hızlı artış,
-Doğrudan yabancı yatırımlar da dahil olmak üzere uluslararası sermaye akışında artış,
-WHO ve OPEC gibi kuruluşlarla ortaya çıkan uluslararası anlaşmalar,
-Küresel finansal sistemlerin gelişmesi,
-WTO, WIPO, IMF gibi uluslararası kuruluşların artan rolü,
-Çok uluslu şirketler tarafından dış kaynak kullanımı gibi ekonomik uygulamaların çoğalması.
Teknolojik ilerlemelerle birlikte dünyadaki hükümetler, ekonomik anlamda küreselleşmeyi kolaylaştıracak çeşitli kurumsal değişiklikleri kabul ettiler. Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası örgütler, ülkeler arasında ekonomik işbirliği sağlanması için önemli bir katkı sunuyor.
Ekonomik küreselleşmenin önemli sonuçlarından birisi yabancı yatırımcı ve şirketlerin özellikle gelişmekte olan ülkelere olan yatırımlarının artmasıdır. Yabancılar tarafından yapılan bu yatırım, gelişmekte olan birçok ekonomide ekonomik büyümenin yükselmesinde yardımcı olmuştur. Bu hususta ekonomik küreselleşmenin aslında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki zenginlik farkını artırdığı yönünde bazı yorumlar da bulunuyor.
Görüldüğü gibi ekonomik küreselleşme dünyanın her yerinde. Teknolojiler hızlı bir şekilde ilerledikçe iş yapma şeklimiz de şekilleniyor. Örneğin, bir fabrikada yapılacak tek bir işlem, tek bir tuşa basılarak yapılabilir veya piyasalar günün her saati izlenebilir. Buna ek olarak, şirketler dünyanın herhangi bir yerinde mağaza açabilir ve internet ortamında güçlü bir varlığa sahip olabilir.
Koronavirüs konusuna geri dönmek gerekirse, önümüzdeki yıllarda bu salgın küreselleşmede bir kilometre taşı olarak hatırlanacaktır. Son birkaç yılda piyasalar genişledi, ticaret daha da küreselleşti ve yeni uluslararası bağlantılar kuruldu. Salgının etkisiyle de bu bağlantılar zayıfladı ve ekonomik olarak tedarik zincirlerinin bozulmasından yatırımlara kadar birçok olumsuz durum yaşandı. Küreselleşmenin genel olarak virüs etkisiyle nasıl evrimleşeceğini önceden tahmin etmek güç olsa da içinde bulunduğumuz krizden ciddi dersler çıkartmamız gerektiği aşikar.
İlginizi Çekebilir: Koronavirüs Sonrası Gelecek İçin 7 Tahmin
Kaynaklar:
[1] Joshi, Rakesh Mohan, (2009) International Business, Oxford University Press.
[2] Gao, Shangquan (2000). "Economic Globalization: Trends, Risks and Risk Prevention: 2000 - https://www.un.org/en/development/desa/policy/cdp/cdp_background_papers/bp2000_1.pdf
https://internationalrelations.org/globalization