DAVRANIŞSAL FİNANS: LOSS AVERSION (KAYIPTAN KAÇINMA) NEDİR?

Yazılar 17 Ara 2019

Loss Aversion (kayıptan kaçınma); sahip olunan bir şeyi kaybetmenin getireceği mutsuzluğun o şeye sahip olmanın getirdiği mutluluktan daha fazla olması neticesinde kayıplardan kaçınmanın kazanca tercih edilmesi olarak tanımlanır. İrrasyonel risklerden kaçınmak ve bazı piyasa anormalliklerini açıklamak için bu terim kullanılır.

Yatırım yaparken gerçekten dikkatli olmanız konusunda sizi uyaranlar muhakkak olmuştur. Bu uyarının yapılma sebebi "loss aversion"dur. Bu, yatırımlarını çok fazla yakından izleyen yatırımcıların uğradıkları zararlara karşı mantıksız cevap verme ihtimallerinin kazançlarına  kıyasla çok daha fazla olduğunu gösterir. "Çevrim içi yatırım dünyasında güvende kalma" rehberimizde bu konuya değinmiştim.

Davranışsal finans alanında tartışılan loss version kavramına gelin daha detaylı bakalım:

LOSS AVERSION NEDİR?


Davranışsal yaklaşımın öncüleri, D. Kahneman ve  A. Tversky belirsizlik ortamında karar alan bireylerin davranışlarını incelemiş ve insanların, riskten kaçınma eğilimlerinin kazanma isteklerine galip geldiğini ve her zaman  rasyonel davranışlar sergileyemediklerini ileri sürmüşlerdir. Yapmış oldukları birçok deneysel çalışma ile "kayıpların verdiği acının, kazançların verdiği tatminden iki kat daha fazla olduğunu" tespit etmişlerdir.*

Yatırımda bir dereceye kadar riskten kaçınma davranışına girmek tamamen rasyoneldir. Örneğin, yatırım hesabınızda bulunan 10.000 ABD dolarını kaybetmeniz aylık kiranızı ödeyemeyeceğiniz anlamına gelirken, ekstra 10.000 ABD doları daha kazanmak, iyi bir tatile çıkabileceğiniz anlamına gelir. Riske girip kaybetme korkusu yaşamak yerine güvenli bir şekilde oynamak çoğu zaman daha cazip gelir. Bu nedenle, yatırımcıların daha fazla risk almak için daha yüksek getiri beklemeleri pek de mantıksız değil.

Bununla birlikte, kayıptan kaçınma, zararların temelde kazançlardan daha büyük olduğunu gösteriyor. Kayıptan kaçınma kavramını açıklamak için bazı araştırmacılar insanların küçük kumarlardaki karar verme mekanizmalarını incelemişlerdir. Örneğin, bir bireyin 50-50 oranla 10 euroluk bir bahis yapıp yapmayacağına bakmışlar. Açık konuşmak gerekirse, çok az insanın hayatı her iki şekilde de ciddi şekilde değişebilir. Ancak araştırmadaki deneklerden çoğunun bu bahsi kabul etmediğini görmüşler ve bunun kayıptan kaçınmanın kanıtı olduğunu söylemişlerdir. Bu bulgulara dayanarak, araştırma sonuçlarını daha ileri seviyeye taşıyarak kayıptan kaçınma davranışının üst düzey yatırım kararlarını da etkilediğini belirttiler.

Bu sonuçtaki problem nedir? Öncelikle, insanlara 10 dolarlık bir bahsin onları nasıl etkileyeceği sorulduğunda, ortalama olarak, potansiyel zararın potansiyel kazançtan daha bağlayıcı olabileceğini rapor etmemişlerdir. Ayrıca, küçük bahislerde gelişen risk alma kararı, kumarın gidişatına/çerçevesine bağlıdır. Sözde kayıptan kaçınma eğilimi gösteren sözde düşük miktarlı bahis çalışmalarının, statükoyu (bir olgunun günümüzdeki durumunu belirleyen ve var olan durumu olduğu gibi korumak anlamına gelir) değiştiren bir çerçevede kabul ediyoruz. Sonuç olarak, araştırmacılar basit bir ataleti, değişime anlamlı bir teşvik olmadıklarında statükoya bağlı kalma eğilimini kayıptan kaçınma ile karıştırmışlardır diyebiliriz.

Aslında kayıptan kaçınma konusunda kanıt yoktur. Örneğin, deneklere sıfır dolar almakla %50 ihtimalle 10 dolar kazanma veya kaybetme bahsi arasında bir seçim yapmaları istendiğinde, deneklerin yaklaşık yarısı bahsi seçmeyi tercih etmiş.
Bu nedenle, bu küçük bahislerde kayıptan kaçınma gibi görünen şeyin irrasyonel riskten kaçınmadan ziyade ataleti/eylemsizliği yansıtan deneysel bir durum olduğu söylenebilir. Kuşkusuz atalet, insanların büyük bir nakit para ile bahis yapmaları durumunda aşırı riskli davranmalarına da yol açabilir. Her şekilde, riske yönelik irrasyonel kaçınma yerine atalet daha iyi bir açıklamadır.

Araştırmacılar, yukarıdaki gibi küçük bahislerde buldukları kayıptan kaçınma davranışı örnekleri ile hisse senedi getirilerinin bazen yüksek derecede riskten kaçınma özelliği gösterdiği sonucuna vardılar. Fakat bu olgunun, yatırımcıların piyasanın olduğu kadar iyi bir performans göstereceğini tahmin etmemiş olabileceği fikrini de içeren pek çok başka olası nedeni de olabilir.

Yatırımcılar arasında borsada kazananları çok kısa sürede satma ve kaybedenleri çok uzun süre elde tutma eğilimini de kayıptan kaçınma eğilimine bağladılar. Ancak bu etki, hem kazanmak hem de kayıpları önlemek istemek anlamına gelir. Bu konuyla ilgili farklı ve zorlayıcı açıklamalar da var. Mesela yatırımcılar yükselen hisse senetlerinin en sonunda düşeceğini ve bunun tam tersi durumun her zaman geçerli olduğuna inanırlar.


Özetle, kayıptan kaçınma kavramı, yatırımcıların riskten çok uzak olduğunu göstermektedir. Bu hiç şüphesiz bazıları için geçerli olsa da, herkes için geçerli değildir ve birçoğu riske fazla eğilimli olabilir. Bu araştırma ise kayıptan kaçınmanın yatırım kararı alırken pek de önemli bir etken olamayacağına dikkat çekiyor.

Kaynaklar:

https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-power-the-status-quo/201905/what-does-loss-aversion-mean-investors

https://www.economicshelp.org/blog/glossary/loss-aversion/

*https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/165865